Bir zamanların Harika Çocuğu, şimdilerin Devlet Sanatçısı Piyanist Hüseyin Sermet, geçtiğimiz günlerde Habertürk Televizyonu’nda Kübra Par’a yaptığı açıklamar ve bu açıklamaların etkisi hala konuşuluyor.
Hala konu üzerine fikir beyan edenler, sosyal medyada konuyla ilgili paylaşım yapanlar vs vs olarak konu devam edilyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nda üst düzey görev yapmış kişiler de bu kervanın içine katılmaktan geri durmadılar. Ve onlar da yaptıkları açıklamalarla başka tartışmaların fitilini ateşlediler.
Çok şükür ülkemiz öyle şenlikli ki, gündem ışık hızıyla anında değişebiliyor.
Sayın Hüseyin Sermet’in yaptığı açıklamada neler dediğini burada tekrar etmeyeceğim. Dileyen internet kaynaklarından ne dediğini dinler, okur ve ona göre değerlendirir.
Ben bu yazımda karşı duruşumu ve bu karşı duruş çerçevesinde naçizane fikrimi beyan edeceğim.
Devlet Sanatçısı Piyanist Sayın Hüseyin Sermet’in ülkemiz ve Atatürk değerleri üzerine yaptığı açıklamalara tabii ki katılmam mümkün değil. Bu görüşler sığ bir bakış açısının ürününden başka bir şey de değil. Özellikle Atatürk’ün klasik bir devlet adamı olduğunu söylemesi ve harf devirimi için yaptığı akıla ziyan açıklama asla kabul edilir değil. Atatürk harf devrimini bu halk okusun diye yaptı Sayın Hüseyin Sermet!
Yıllardır yaşadığı Fransa’nın eski Cumhurbaşkanı François Mitterand bir konuşmasında, “Türkiye Cumhuriyeti’ni ve onun kurucusunu, kurucu değerlerini batıdan ve evrensel derlerle bakarak anlayamazsınız. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti’nun tüm değerleri coğrafyası ile ilintilidir ve özel değerlerdir” diyerek meseleyi 12’den çözmüşken, sanatçı kimliğine haiz birinin bu kadar sığ bir düşünceye sahip olması olacak şey değil.
Öyle ki, eleştirdiği ve gereksiz gördüğü Atatürk devremlirenin bir çağdaşlaşma getirisi olan Harika Çocuk Yasası’ndan yararlanıp saygın bir sanatçı olmuşken, şimdi yemek yediği tabağı böyle çöpe atması artık neyle açıklanır onu sizin takdirlerinize bırakıyorum.
Habertürk Televizyonu ekranlarından düpedüz ‘Sevr’ çağrısı yapmıştır. Ne demek bir gecede tüm arşivlerimiz yok oldu?. Bu çağrıyı alıp siz bir yere oturtun!
Şimdi gelelim Sayın Hüseyin Sermet’in müzik camiamız ile ilgili yaptığı açıklamalara.
Konuyla ilgili yaptığı açıklama batı standartları çerçevesinde değerlendirilmelidir. Sanatın ve sanaçının halk tarafından gördüğü ilgi ile değerlendirilmelidir. Çağdaş klasik sanatı çöpe atıp adına muhafazakar sanat denilen ortaçağ ürünü bir yaklaşımla sanatı değerlendirmek ve bunun uygulamasını eleştirmek yine akıl işi değil bence.
Ülke şartlarında gerçekten özveri ile çalışan sanatçılar ne yazık ki güvendikleri, saygı duydukları sanat yönetmenleri tarafından ciddi boyutta kandırılmışlardır. Bu öyle bir kandırılmışlık ki, sanatçılar mesleklerine yabancılaşır olmuşlardır. Televizyon ekranında, yazın orkestralar dört ay tatile giriyor dediğiniz zaman bu gerçekleri de söyleminizi beklerdim sizden sayın Hüseyin Sermet.
Sayın Hüseyin Sermet’in bu sözlerini türlü mazeretlerin arkasına sığınıp eleştiren ve haksız bulanlara da şunu derim: Beyler, yetkilerin elinizde olduğu en üst makamlarda görev yaptınız. Neden şimdilerde Hüseyin Sermet Bey’e karşı bir çomak gibi gösterdiğiniz olumsuzlukları gidermek için çaba sarfetmediniz? Ya da onu yalanlayarak biz zaten yapıyoruz, çalışıyoruz derken neyi yaptığınızı ve çalıştığınızı bir kere daha anlatır mısınız? Buradan pek görünmüyor da! Ama net görüldüğü üzere bir opotünst gibi nepotik ilişkilerin içine girerek bulunduğunuz yeri sağlamlaştırma çabası içindeydiniz. Bunu tarih biliyor kimseden saklayamazsınız. Sanat camiamızda hep aynı kişiler sadece görevleri değişitirelerek bir satranç taşı gibi ortalıkta yönetici vasfıyla dolaşmıştır. Yapılan bu görevleri yapabilecek sizlerden başka hiç kimse yok muydu?
Sanat kurumlarında mezun sanatçı ya da yevmiyeli sanatçı uygulaması 90’ların sonunda başladığı zaman, bu işin A ve B kadrosunu, kadroları ve sanatçılarını yok etmeye kadar gideceğini söyleyenleri toplantılardan dilinizi sopa yaparak kovaladığınız anları unutmadık. Ve o kovulanlar söylemlerinde şimdi haklı çıktı. Kadrolar yok edilme aşamasına geldi. Okul bitirmiş gencecik sanatçılar günlük 70 TL yevmiye ile çalışır hale getirildi. Sanat kurumlarının dört büyük şehirde yoğunlaştığı aşikar olduğuna göre günlük 70 TL kazançla bir sanatçı hangi sanatı yapacak, nasıl yaşayacak? Bu olumsuzluğun müsebbibi sizlersiniz. Elinizdeki imkanları, makamların sağladığı gücü makyavelist anlayışla kendi lehinize, nepotist anlayışla çevrenize kullandınız çünkü.
Şimdi de Hüseyin Sermet şunu dedi bunu dedi. Ne demesini bekliyordunuz?
Sayın Hüseyin Sermet şişeden cin çıkarmıştır. Ve bu cin ortalıkta dolaşmaya devam edecektir. Her ne kadar bu cinin sadece, Türkiye’ye yerleşme kararı olan sayın Hüseyin Sermet’e yararı olacaksa da!
Müfit Semih Baylan
Editör