ISSN: 1301 - 3971
Yıl: 18      Sayı: 1982
Şu an 8 müzisyen gazete okuyor
Müzik ON OFF

Günün Mesajları


♪ Kültür bakanlığı sınavında. Ankara thm koro şefi kızını aldı. Urfa korusu şefi kayın biraderini aldı. İstanbul korosu şefi oğlu ve yeğenini aldı. ilginizi çekerse detay verebilirim
ttnet arena - 09.07.2024


♪ Cumhuriyetimizin kurucusu ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını saygı ve minnetle anarken, ülkemiz Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yılını en coşkun ifadelerle kutluyoruz.
Mavi Nota - 28.10.2023


♪ Anadolu Güzel Sanatlar Liseleri Müzik Bölümlerinin Eğitim Programları Sorunları
Gülşah Sargın Kaptaş - 28.10.2023


♪ GEÇMİŞ OLSUN TÜRKİYE!
Mavi Nota - 07.02.2023


♪ 30 yıl sonra karşılaşmak çok güzel Kurtuluş, teveccüh etmişsin çok teşekkür ederim. Nerelerdesin? Bilgi verirsen sevinirim, selamlar, sevgiler.
M.Semih Baylan - 08.01.2023


♪ Değerli Müfit hocama en içten sevgi saygılarımı iletin lütfen .Üniversite yıllarımda özel radyo yayıncılığı yaptım.1994 yılında derginin bu daldaki ödülüne layık görülmüştüm evde yıllar sonra plaketi buldum hadi bir internetten arayayım dediğimde ikinci büyük şoku yaşadım 1994 de verdiği ödülü değerli hocam arşivinde fotoğraf larımız ile yayınlamaya devam ediyor.ne büyük bir emek emeği geçen herkese en derin saygılarımı sunarım.Ne olur hocamın ellerinden benim için öpün.
Kurtuluş Çelebi - 07.01.2023


♪ 18. yılımız kutlu olsun
Mavi Nota - 24.11.2022


♪ Biliyorum Cüneyt bey, yazımda da böyle bir şey demedim zaten.
editör - 20.11.2022


♪ sayın müfit bey bilgilerinizi kontrol edi 6440 sayılı cso kurulrş kanununda 4 b diye bir tanım yoktur
CÜNEYT BALKIZ - 15.11.2022


♪ Sayın Cüneyt Balkız, yazımda öncelikle bütün 4B’li sanatçıların kadroya alınmaları hususunu önemle belirtirken, bundan sonra orkestraları 6940 sayılı CSO kanunu kapsamında, DOB ve DT’de kendi kuruluş yasasına, diğer toplulukların da kendi yönetmeliklerine göre alımların gerçekleştirilmesi konusuna da önemle dikkat çektim!
editör - 13.11.2022


Tüm Mesajlar

Anket


Müziğin Yaşamınızdaki Yeri Nedir?

Sonuçları Gör

Geçmişteki Anketler

Tavsiye Et




Tavsiye etmek için sisteme girmeniz gerekmektedir.

Destekleyenlerimiz






 

Yazılar


Birbirine Zıt İki Kavram: Kültür ve Sanat!Sayı: 1981 - 08.06.2025


Kültür ve Sanat, birbirlerinden zıt anlamda iki kavramdır! Bu nedenle birbiri ardı sıra kullanılmamalıdır. Sonuç olarak nesnel bazı gerçeklere dayandırılmış olsa dahi, güncel kavram karmaşası içinde ‘Kültür ve Sanat’ sözcüklerinin aynı cümle içinde ve birbiri ardı sıra kullanılması, aslında topluma egemen olan siyasal güç dengelerinin yarattığı siyasi anlamları ihtiva etmektedir.

Kültür muhafazakârdır, koruyucudur. Bundan dolayı, topluma huzur verici önemli bir kavramdır. Sözcük anlamı itibarıyle (fr;cultiver:ekmek, yeti
ştirmek, ekin) tarımsal egemen köy-toplum ilişkisinin toplumdaki izdüşümüdür. Ekilen bir tohumun cinsine göre mutlaka tek tip bir bitkiye dönüşebileceği gerçeği ile, toplumsal tarım alanı olan ‘gelenekten’ beslenen bireyin aynı şekilde baştan belirlenen  geleneksel kodun harmanlanıp, toplumsal beklentilere uygun bir ‘ürün’ haline geleceği sonucu üzerine kuruludur.

Sanat ise devrimcidir, yenilikçidir. Devrimci ve yenilikçi tutumuyla geleneksel toplum biçimden dönü
şüp, kentli yaşam biçimi oluşturan kentli yapının en rafine ürünüdür. Sanat, her ne kadar beslendiği toplumun kültürel kodlarından etkilense de, egemen anlayışı harmanlayarak, bu egemen yapıyı yıkan, değiştirmek için uğraş veren, bu yolla yeni yaşam biçimleri yaratan toplumsal hareketin sonucudur. Gerçekleştirdiği bu devrimsel çaba ile, toplumsal dengeyi bozan, yozlaştıran ve bir tehlike olarak görüldüğü için sanat, her zaman kuşkuyla, tedirginlikle bakılan rahatsız edici bir kavram olarak görülmüştür. Buna karşılık kültür ise , bilinirliğin ve bundan dolayı toplumsal devamlılığın huzur kaynağı olarak görülmüştür.

Kültürün güçlü anlamda sanatı dizginleme rolü vardır. Bundan dolayı kültür ve sanat sözcüklerinin birlikte kullanılması; ciddi kavram karma
şası yaratılarak, toplumdaki egemen güçlü geleneksel kodların sürdürülebilmesi amacıyla siyasi ve ideolojik olarak bilinçli  uygulanan bir manipülasyondur.

Devrimci, yıkıcı, yenilikçi olan sanatın bu rahatsız edici yönünü ortadan kaldırmak ya da sindirmek amacıyla asla, geleneksel kültürün etkisinden ayrı dü
şünülmemesine özen gösterelir. Bu da, sanatın devrimci, yenilikçi gücünü törpüleyip zayıflarşıtdığı gibi, rant kapısı olarak görülen sanatın ciddi anlamda parasal kaynak olarak görülmesini kolaylaştırır. Çünkü muhafazakâr olan kültürle harmanlanan sanat, izleyicinin gözünde, rahatlıkla gidilip izlenebilinecek, rahatsız edici olmayan, para verilebilir bir ilgi odağı haline getirilerek sunulur. Yani bu şekilde kültür şeytanlaştırdığı sanatın günahını çıkarıp toplum önünde onu aklamış oluyor!

Sanatın kültür kullanılarak onu anla
şılır kılması için kullanılan yollardan birisi de halk goygoyculuğudur. Halk goygoyculuğu devrimci, yenilikçi olan sanatın dışlanması yoludur. Yani sanat kültürle yoğrulup, onun günahı gibi görülen ve gelenekle yaşayan toplum katmanlarının kabul etmediği devrimci yenilikçi tarafı olan günahından arındırılıp toplumsal gerekliliklere yanıt verebilecek hale getirilmesi eylemidir. Bu gerçekleştirilirken garip bir manevra yöntemi kullanılır. Bu yöntemle gelenekselliğe burun kıvırmış yenilikçi toplum katmanlarına, yeniliği bozmadan yenilik kisvesi altında gelenekçi kültür kabul ettirilir. Bu da, geleneği ‘sanat’ adı altında daha prestijli bir unvanla yerine getirir ki; yenilikçi olan benzer kitleler de geleneksel kültür adına gerçekten tehlike arzedebilecek arayışlara girmekten alıkoyulur! Egemen küçük burjuva kültürü, sanat adı altında kendi buyruğu altına olmuş olduğu bu sanatı meşrulaştırmak için halk goygoyculuğu denen olguyu hararetle kullanır. Bu şekilde kültürle harmanlanmış sanat; yaratıcı, devrimci sanatı ‘halk goygoyculuğu’ argümanı ile savurur. Yenilikçi, sorgulayıcı sanat akımları ‘kimsenin ilgi göstermediği yozlaşş denemeler’ halinde kalır.

Halk goygoyculu
ğu ile değersizleştirilen sanatı halk nazarında daha da perçinlemek, görünür hale getirmek için devreye ‘eliştirmen’ denen küçük burjuva figürleri girer. Görevi ‘eleştirmek’, yani bir olgu üzerine söylem geliştirmek olan bu kitle, halk goygoyculuğuna uymayan yapıtlar karşısında bir tuhaf ‘anlamazlık’ abidesine bürünerek; örneğin, ‘ben bu resmi, tiyatroyu, operayı anlamadım’ anlamazlığı ile benim anlamadığımı halk zaten anlamaz, halkın anlamadığı bir sanat zaten sanat değildir meşrulaştırmasını, sanatı icra eden sanatçının üzerine yerleştirir. “Ben anlamıyorsam, siz de anlamıyorsunuz. O halde siz eleştirmen olan ben kadar anlıyorsunuz. Dolaysıyla sanattan yenilikçi sanatçılar da anlamıyor” sonucunu halkın önüne koyarlar.

Bu yolla sanat halk nazarında dı
şlanır!

Edebiyat ve Sosyoloji teorisyeni Roland Barthes'ın da dedi
ği gibi, her ne hikmetse eleştirmenlerin anlamadığı sadece iki sanat ve düşünce akımı var: Marksizm ve Varoluşçuluk. Bunun da nedeni gayet basittir. Bu iki akım egemen kültürel kodların tarihsel etkinliğini açığa vuruyor oluşlarıdır.

Bu makalede anlattı
ğım şeyleri üstüste koyup bir sonuca ulaşırsak şunu elde ederiz: ‘kültür ve sanat’ın birlikte olduğu ya da kullanıldığı her yerde sanat dışlanmıştır!


Yazıyı Tavsiye Et

Yorumlar


Bu yazıya henüz yorum yapılmadı.

Yorumları okumak yada yorum yazmak için sisteme giriniz.