|
Yayımlanan Sayı : 928
Burjuva çalar, sanat söyler. - 19.01.2010
Geçtiğimiz yıl büyük bir iddia ile ortaya çıkan ‘11. Uluslararası İstanbul Bienali’ küratörleri, ‘İnsan Neyle Yaşar?’ sorusunu sorarak İstanbul’un sanat atmosferinde ciddi bir şaşkınlık yaratmıştı. Adeta bir karamizah tonuyla tınlayan bu soru, herhalde İstanbul’da Brecht’i tanıyan, bilen kimse olmayacak düşüncesiyle, boş bulunan meydanlarda rahatça lanse edildi. Çeşitli ülkelerden, onlarca sanatçı ve onlarca proje bu temayı sorgulama işini üstlenerek barış yanlısı, savaş karşıtı ürünleri steril ‘sanat mekân’larında sanatseverlerin vicdanına sundu. Acaba biliniyor muydu ki ‘Koç’ ve diğerleri bu muhteşem sanat organizasyonu için kaç dolar armağan etmişti, kim bilir kimlere…
‘Bu kadarı da olur mu?’ diye sorduk kendimize. Cevap ise hazırdı. Çünkü bilinen en eski taktikti bu: Armağan kültürü! Bir tarafta Tarlabaşı için rezervasyonlar yapılıyor, öbür tarafta taşlar sökülüyor, beri tarafta ise oryantalizm davulları çalıyordu: ‘Yaşasın kültür endüstrisi!’ Bienal küratörleri çok düşünmüş olacaklar ki biraz da politika katmak istemişlerdi sanki organizasyonlarına. Biraz halk, biraz da soyut sanat, yan yana gelince elitizmin zirvesine kadar ulaşıyordu. Fildişinden in, sokağa çık, işte beklenen oldu; sonunda tanrılarımız, ‘11. Uluslararası İstanbul Bienali’ için yeryüzüne indi. İnmedi mi yoksa? Ne güzel ve beklenmedik, değil mi? Üstelik plastik sanatlar dalında, yani resim, heykel ve benzeri gibi dile dayalı olmayan, soyut bir sanat dalında oluyordu bu ‘bienal’ ve sosyalist gerçekçi Brecht esas alınıyordu!
POSTMODERN KAVRAMSIZLIK
Elbette artık günümüzde kavramsal bir karmaşa yaşandığı çok açık ve kabul edilir bir söylem. Öyle ki dünün devrimci önermelerinin bugün içinin boşaltıldığını hepimiz görüyoruz. Yaşamsal anlamda bir geçerliliği kalmayan kavramlar adeta bir ‘kavram sızıntısı’ yaratılarak mekân değiştiriyor. Peki ne yapılması gerekiyor, hâlâ inandığımız bir değişim olasılığı varsa eğer? İşte bu sorunun cevabını aramak için Tünel Sanat Kollektifi harekete geçti ve ‘İnsan Neyle Yaşar?’ sorusunu masaya yatırıyor ve bu soruyu hak ettiği şekilde, gerçekçi anlamda, sorgulamak istiyor. Bu çerçevede 17 ocak Pazar günü saat 18.00’de gerçekleşecek söyleşide tiyatro kuramcısı, yazar, çevirmen, rejisör Yılmaz Onay ve derdi olan herkes konuşacak. Kimbilir belki de bienal sanatçılarının sponsorlarıyla birlikte komünist olmak yerine yapması gereken kendi işlerine bakmak ve içinde yaşamadıkları bir halkın sözcüsü olmaya çalışmamaktır.
Alıntıdır.
|