|
Yayımlanan Sayı : 1360
Devlet Müzik ve Sahne Sanatları Kurumlarının Yapılanma ve İşleyişinde Çağdaş Modeller Görüşler - 13.01.2012
Sanat Kurumlarımızın genel statüsü Bakanlığımız denetiminde yönlendirilmelidir. Ancak üniversitelerin bünyesinde bulunan Güzel Sanatlar Fakülteleri, Konservatuarlar ve Eğitim Fakültelerinin, Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümleri akademik ve sanatsal etkinliklerini “Güzel Sanatlar Enstitüleri”nin işbirliği ve mahiyetinde sürdürmesi ve Bakanlığımızın bu konuda, yayın, konser ve akademik ortamda destekleyici olması ve bu hususta da kanun hükmünde kararnameler ile belirleyici-geliştirici bir yaklaşımın ele alınması arzu edilen bir durumdur.
Yöneticilerin belirlenmesi kıdem ve puan durumuna göre atama yoluyla yapılmalıdır. En üst yönetici kıdeme göre atandığında, onun altındaki yöneticiler müdürler vb. seçim yapılarak atanabilirler.
“Sanatçı” statüsündeki kişilerin yine Bakanlığımızca geliştirilecek puan sistemi ve özel ölçütler endeksine göre yeni bir sistem getirmesi gerekmektedir. Örneğin üniversitelerin sanatsal etkinliklerinde Kültür Bakanlığı destekli konserler, sergiler ve bu faaliyetlerin Ülkemiz geneline yayılan görünümünde elde edilen gelire “özel teşebbüs gücü” ve organizasyon ücretleri de belirli bir yüzde ile Bakanlığımıza nakledilmelidir. Böylece Ülke geneline yayılan ama üniversitelerin de işin içinde olduğu organizasyonlar ile bütçe sistemi güvence altına alınabilir.
Sanat kurumlarımızdaki personel sistemi aktivite ilkesine göre yeniden değerlendirilmeli, eser temsil ve konser başına sözleşme, mükafata daha fazla yer ve önem verilmelidir.
Kurumlar arasında (örneğin İzmir Opera – Bale veya Çukurova Senfoni vb.) kuruluşları ülkemizde başlatılacak olan “Kültür Bakanlığı Sanat Festivali” gibi dereceli, ödüllü bir organizasyona almak gerekmektedir. Özellikle Anadolu Türkiye'sini ve Çağdaş Türk Bestecilerimizi konu alan festivallerin düzenlenmesine acilen ihtiyaç vardır. Böyle bir organizasyonda özel teşebbüs gücü ve sponsorluğu ile çağdaş dünya kültürünü sergileyen oyunları, konserleri vb. faaliyetlerden de birer topluluk ve birer solist davet etmek gerekmektedir.
Örneğin, Çağdaş Türk Müziği Okulu Türk Beşlerimiz adına bu sıralama sağlanabilir.
- Adnan SAYGUN, Müzik Festivali - Ulvi Cemal ERKİN, Müzik Festivali vb.
Ülkemizde oluşturulan konservatuarlar. (Mersin, Antalya, belki Van-Samsun-Erzurum vb.) düzeyinde de ayrıca bir yarışma geliştirilebilir. Bölgelerimize dağılan bu kurumlarımızı bir noktada toplamak ve gerekirse internet ağı ile video-konferans sistemini ülkemizin en uç noktalarına kadar bakanlığımızın organizasyonu ile sağlamak gerekmektedir.
Etkinlik programları Dünya örnekleri ve Çağdaş Türk Yapıtları ile yarı yarıya bir oranla dengelenmeli ve eğitsel amaçlı planlanmış etkinliklere de yer verilmelidir.
Uluslararası başarılar kazanmış sanatçılarımızın etkinlikleri öncelikle ülkemizde yaygınlaştırılmalı ve dağıtım ağı yine üniversitelerin ilgili bölümleri ile sağlanmalı, bundan elde edilen gelir Bakanlığımıza nakledilmelidir.
(Örneğin Güher-Süher Pekinel’in CD’lerinin, Suna KAN ve İdil Biret CD’lerinin Bakanlığımız koordinesinde tanıtımı ve ülkemize dağılımı gibi)
Uluslararası yarışmalar sanat kurumlarımızdaki yenilik ve çağdaş yaklaşımlar ile tekrar ele alınmalıdır. Ülkemizdeki her konservatuar ile dünya ülkelerinde “Kardeş Bölüm” olacak ikili anlaşmalara girilmelidir. (Örneğin ADK ile USA nin Arizona konservatuarı ile ortak konser faaliyet programı oluşturması gibi.)
Sınıflandırma, ekol ve menşe açısından önemlidir. Bu itibarla Alman ekolu, İngiliz ekolu gibi örnekleri birbiri ile karıştırmamak gerekir.
Ancak Bakanlığımızdan beklenen Çağdaş Türk Bağdarları’nı destekleyerek artık bir “Türkiye Ekolü” oluşturmak ve adlandırmaktır. Bunun en güzel örneğini Prof. Muammer SUN hocamızın çalışmalarında görmekteyiz.
Bir kez orijinal olan yapıtları bir statüde toplamak ve buna dair kısmen maddi ama daha çok manevi bir ödül belirlemek gerekir. Çağdaş Türk Müzik Eğitimi (Sanat Eğitimi) dediğimizde gerçekten klasik değerleri taşıyan, ancak gelecekte anılacak kalıcı örneklere dair yaklaşımlar ele alınmalıdır. Kültür Bakanlığımız, Cumhurbaşkanlığımız özel bir liyakat ve ödül oluşturabilir ve bunu geleneksel hale getirebilir. (Örneğin fahri unvanlar ve batıdaki Grammy veya Oskar ödülü gibi.)
Memur kadrolarının diğer destek teşkilatlarımızdan daha farklı ve özendirici teşviklerle değiştirilmesi ve imkânlarının yeniden gözden geçirilmesi gerekir.
Bunların dışında yine özel bir puan ve derece sistemi ve özgün üretimlere göre “sanatçı” “sanat uygulatıcı” ve “sahne uygulatıcısı”na geliştirilecek olan performans testi ile özel bir teşvik (ikramiye) düşünülmelidir. Performans testi, sanat otoritelerinin bağımsızca oluşturacağı bir kurul tarafından geliştirilmeli ve uygulama Bakanlığımızın koordinasyonunda yeniden düzenlenmelidir.
Emeklilik sonrası ödemeler ve ücretlendirme aktif, yarı aktif, pasif gibi bir paradoksa göre özel bir kanun maddesi ile yeniden düzenlenmelidir.
Kadro tıkanıklığı için alınması gereken önlemler:
Bölge kültürünü dikkate alarak konservatuarların sayılarının artırılması. (Örneğin Erzurum Devlet Konservatuarı, Zonguldak Devlet Konservatuarı.)
Yine Van’da belirlenmiş olan Opera ve Bale topluluğunun Doğu Anadolu Bölgelerinde, Devlet Tiyatrosu bulunan illerimizde kuruluş temellerinin atılması. (Örneğin Sivas Devlet Opera Bale ve Tiyatrosu gibi.)
Yine Türkiye üniversitelerini ele alarak, üniversite orkestralarının oluşumu ve böylece Kültür Bakanlığı destekli, kent orkestralarının oluşturulması. Örneğin Erzurum Senfoni Orkestrası veya Oda Orkestrası gibi.
Bu tür uygulamalar ülkemiz sosyo-ekonomik ve kültürel ortamında güç gibi görünse de Anadolu kültürünün çağdaş dünya kültürüne ulaşması için kaçınılmaz bir değer ifade etmektedir. Örneğin Prof. Gürer AYKAL aslen Diyarbakırlıdır, neden Dicle Üniversitesi bünyesinde bir Diyarbakır Oda Orkestrası ya da Konservatuarı kurulmasın? Artık yeni yetişen gençleri özendirici teşviki ele alarak Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerimize yönlendirmek gerekmektedir. Bu olmadığı takdirde sanatsal etkinlikler İzmir, Ankara, İstanbul gibi birkaç ilde kalacaktır. Yeni uygulamada görev alacak sanatçı ve eğitimcilerin tıpkı ordudaki gibi mecburi hizmet ve rotasyon ile çalıştırılmaları da unutulmamalıdır.
Kültür Bakanlığı yine özel teşebbüs ile yaşlanan sanatçılarımıza özel bakımevleri, hastanelerde muayene önceliği gibi yeni planlar geliştirmeli ve onlara sahip çıkmak için hali hazırdaki sanat kurumlarımızdan destek ve teşvik almalı hatta özel bir sigorta gibi belli bir ödeme planını verimli zamanlarda işleterek verimsiz zamanlarında kullanılmak üzere düzenleyebilmelidir.
Sanat kurumları, işleyiş ve var olan durumu itibari ile siyasal iktidarların her zaman üstünde bir oluşumdur. Bu nedenle Meclisten geçirilecek yeni bir takım kanun maddelerine ihtiyaç vardır. (Örneğin özel ya da Devlet radyo ve televizyonlarının bakanlığımız adına yayın yapması, her tür sanatsal konser ve faaliyetlerin bu iş için düşünülen bir kanaldan sergilenmesi.)
Yine sanat kurumlarındaki insanların bir görüşe sahip bulunup bulunmadığının yanı sıra “işini yapan” kişinin kalıcı olması diğerinin ise başka bir göreve nakledilmesi vb.
Ülkemizde öğretmen yetiştiren kurumlar (ki 1924’de Atatürk’ün kurduğu bir kurumla daha farklı bir bakış açısı geliştirilmelidir.) Eğitim Fakülteleri, Güzel Sanatlar Bölümlerinin ilgili Resim-Müzik Anabilim Dallarıdır. Konservatuarlar ise sanatçı yetiştirir. Bu arada Türkiye Güzel Sanatlar Fakültelerinin de ne yetiştirdiği konusu tartışılmaktadır. Öğretmen mi, sanatçı mı?
Bu anlamda adı geçen kurumların birbirleri ile organik yapılanması YÖK ve Kültür Bakanlığı işbirliği ile yeniden ele alınmalıdır.
Bunların en başında Macaristan’da olduğu gibi üçyüzden fazla Güzel Sanatlar Lisesini bir o kadar olmasa bile Milli Eğitim Bakanlığı ile işbirliği içine girerek, her ilde açacak konuma gelinmelidir. Bu organizasyon için eleman tahsisi ve kontenjanlar Milli Eğitim Bakanlığı, Kültür Bakanlığı ve YÖK çerçevesinde ve kanun önerisi ile düzenlenmelidir.
Çocuk Koroları, Gençlik Koroları, Yetişkin Koroları meselesi yaygınlaştırılmalıdır. Örneğin Diyarbakır Radyosu Çoksesli Gençlik Korosu, Erzurum Radyosu Çoksesli Çocuk Korosu. Bu çalışma yine üniversite koroları gibi bir tüme varacaktır.
Ancak bugüne kadar olduğu gibi radyolar ve üniversitelere aynı yaklaşım değil, farklı yaklaşım geliştirilmelidir.
Geleceğin umut çiçekleri çocuklarımız ve gençlerimiz için “Kültür Bakanlığı Sanat Danışmanlığı” birimi oluşturularak ve Üniversite Kültür Sitesi veya merkezlerinde Ankara bağlantılı sanatsal etkinlik programı oluşturulmalıdır.
|