|
Yayımlanan Sayı : 636
Hain Saldırı: 15 Şehit… - 06.10.2008
Üç günlük bayram tatilini, iç turizmi desteklemek amacıyla olsa gerek, hükümet eliyle eklenen diğer tatillerle birlikte uzatan dokuz günlük tatilin bitiminde, iyi bir örnek oluşturması nedeniyle dünyaca ünlü Rock yıldızlarının sendikalaşma hareketleri ile ilgili güzel bir yazı yazmaya hazırlamıştım kendimi.
Ancak 3 Ekim Cumartesi günü içimize en kızgınından düşen ateş, gündemimizi allak bullak etti.
“PKK, 3 Ekim Cumartesi günü öğle saatlerinde Hakkâri’nin Şemdinli İlçesi'nin Irak sınırındaki Aktütün Jandarma Sınır Karakolu'na saldırı düzenledi. Saldırıda, 15 asker şehit oldu, 2 uzman çavuştan ise haber alınamıyor. 23 terörist etkisiz hale getirildi. Saldırının çarşamba günü görüşülecek tezkere öncesi yapılması dikkat çekti.”
Bu habere kayıtsız kalamazdım.
Ajanslardan gazetemizin posta kutusuna düşen bu haber için söyleyeceklerim son derece yalın ve net:
Hiç kendimizi kandırmayalım.
Bu eylem terörizm falan değildir.
Bu eylem asimetrik terörizm de değildir.
Bu eylem bölgesel terörizm hiç değildir.
Bu eylem iç destekli dış tehdittir.
Bu eylem, kesinlikle, Genelkurmay Başkanlığı’nın tek başına çözebileceği bir mesele değildir.
Çünkü bu eylemin boyutları Genelkurmay Başkanlığı’nı aştıkça aşmaktadır.
Ajanslara düşen haberlerden öğreniyoruz ki, PKK, geri tepmesiz top, havan topu gibi ağır silahlarla saldırmış.
Peki, bu ağır silahları kim veriyor PKK’nın eline?
Bunun yanıtı açık, sizleri duyar gibiyim sevgili dostlar.
Evet, bu eylemin Genelkurmay Başkanlığı’nın aşan kısmında Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti vardır.
Çünkü:
Genelkurmay Başkanı gidip meseleyi çözmek için ABD ile Başkan George W. Bush ile görüşemez.
Genelkurmay Başkanı gidip meseleyi çözmek için Condoleezza Rice ile görüşemez.
Genelkurmay Başkanı gidip meseleyi çözmek Dick Cheney ile görüşemez.
Genelkurmay Başkanı gidip meseleyi çözmek için AB ile görüşemez
Genelkurmay Başkanı gidip meseleyi çözmek için Kuzey Irak’taki yerel Kürt yöneticilerle, Mesut Barzani ile Celal Talabani ile görüşemez.
Genelkurmay Başkanı gidip meseleyi çözmek için ABD yanlısı kukla hükümetle, Hoşyar Zebari ile görüşemez
Bunlarla görüşüp bu meseleyi çözecek olan Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakan’ıdır, Türkiye Cumhuriyeti’nin Dış İşleri Bakanı’dır.
Kısaca Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’dir.
Başbakan gezisini erteleyip dönmüş.
Çok ince düşünmüşler.
Çok etkilendim ve mütehassıs oldum doğrusu.
Dönmeseydi keşke.
Programını da iptal etmesi beni hiç ilgilendirmiyor.
Bunlar bana yetmiyor.
Bugüne kadar dış işleri bakanından güneydoğu sorunu ile ilgili, PKK ile ilgili bir kelime duydunuz mu Allah aşkına.
Gelin bir de ülkemizin manzarasına bakalım:
Ülkemiz, Deniz Feneri ile her gün bir yerlerden patlak verip ortaya çıkan yolsuzluklarla soyulmakta…
Başbakan kendisine yandaş olmayan medya ile kavga etmeye devam etmekte…
Dış İşleri Bakanı’nın gündeminde dış işlerinden başka her şey var.
Müttefikler ihanet içinde…
Bu ahval ve şerait altında halkım derin uykuda.
İşte manzara bu!
Yani bu durumda söz bitiyor sevgili dostlar…
Sonuç olarak,
ABD tarafından zamanında Saddam’a oynan oyunun bir başka versiyonu şimdi Türkiye Cumhuriyeti’ne oynanmakta.
İşte bu nedenle Türkiye Cumhuriyeti sonu bölünmeye kadar varacak olan çok önemli bir dış tehditle karşı karşıyadır.
Ve topraklarımızın bölünme zamanı iyice yaklaşmıştır.
Artık bunun farkına varmalıyız.
Halk olarak uyanmalıyız artık!
Uyanmalıyız ki, ülkemizi bölünmeye kadar götürecek olan iç destekli bu dış tehdidin önüne geçip dur demeliyiz.
Yoksa içimizi dağlayan şehit haberlerini almaya devam ederiz.
Bu son derece açık!
Müfit Semih Baylan Editör
|