ISSN: 1301 - 3971
Yıl: 18      Sayı: 1975
Şu an 33 müzisyen gazete okuyor
Müzik ON OFF

Günün Mesajları


♪ Kültür bakanlığı sınavında. Ankara thm koro şefi kızını aldı. Urfa korusu şefi kayın biraderini aldı. İstanbul korosu şefi oğlu ve yeğenini aldı. ilginizi çekerse detay verebilirim
ttnet arena - 09.07.2024


♪ Cumhuriyetimizin kurucusu ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını saygı ve minnetle anarken, ülkemiz Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yılını en coşkun ifadelerle kutluyoruz.
Mavi Nota - 28.10.2023


♪ Anadolu Güzel Sanatlar Liseleri Müzik Bölümlerinin Eğitim Programları Sorunları
Gülşah Sargın Kaptaş - 28.10.2023


♪ GEÇMİŞ OLSUN TÜRKİYE!
Mavi Nota - 07.02.2023


♪ 30 yıl sonra karşılaşmak çok güzel Kurtuluş, teveccüh etmişsin çok teşekkür ederim. Nerelerdesin? Bilgi verirsen sevinirim, selamlar, sevgiler.
M.Semih Baylan - 08.01.2023


♪ Değerli Müfit hocama en içten sevgi saygılarımı iletin lütfen .Üniversite yıllarımda özel radyo yayıncılığı yaptım.1994 yılında derginin bu daldaki ödülüne layık görülmüştüm evde yıllar sonra plaketi buldum hadi bir internetten arayayım dediğimde ikinci büyük şoku yaşadım 1994 de verdiği ödülü değerli hocam arşivinde fotoğraf larımız ile yayınlamaya devam ediyor.ne büyük bir emek emeği geçen herkese en derin saygılarımı sunarım.Ne olur hocamın ellerinden benim için öpün.
Kurtuluş Çelebi - 07.01.2023


♪ 18. yılımız kutlu olsun
Mavi Nota - 24.11.2022


♪ Biliyorum Cüneyt bey, yazımda da böyle bir şey demedim zaten.
editör - 20.11.2022


♪ sayın müfit bey bilgilerinizi kontrol edi 6440 sayılı cso kurulrş kanununda 4 b diye bir tanım yoktur
CÜNEYT BALKIZ - 15.11.2022


♪ Sayın Cüneyt Balkız, yazımda öncelikle bütün 4B’li sanatçıların kadroya alınmaları hususunu önemle belirtirken, bundan sonra orkestraları 6940 sayılı CSO kanunu kapsamında, DOB ve DT’de kendi kuruluş yasasına, diğer toplulukların da kendi yönetmeliklerine göre alımların gerçekleştirilmesi konusuna da önemle dikkat çektim!
editör - 13.11.2022


Tüm Mesajlar

Anket


Müziğin Yaşamınızdaki Yeri Nedir?

Sonuçları Gör

Geçmişteki Anketler

Tavsiye Et




Tavsiye etmek için sisteme girmeniz gerekmektedir.

Destekleyenlerimiz






 

Yazılar


Kurucu Danışma Kurulu’nun Zorunlu Açıklamasına İlişkin Yanıtlar ve Sorular.Sayı: - 01.01.1970


Son yazımda, herkesi dürüst ve demokratik ahlâka uygun davranmaya davet etmiştim. Buna gayret edilmesini beklerim. Beceremeyenlere cevap vermek de hakkımdır. İzmir BB Şehir Tiyatroları Kurucu Danışma Kurulu bir açıklama yapmış. İtalik dizilmiş bölümler, eksiksiz o açıklamayı gösteriyor. Dürüst ve demokratik ahlâka sadık mı, irdelemek isterim:

İzmir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nın kuruluş sürecinde büyük sorumluluk yüklenmiş, bir “kamu tiyatrosu”nun yeşerip yaygınlaşması için çaba harcamış Kurucu Danışma Kurulu olarak; bilgi kirliliğini önlemeyi ve sürece ilişkin, tarihe kayıt bırakmayı sorumluluk sayıyor, aşağıdaki nesnel bilgileri kamuoyuyla paylaşıyoruz.

Buradaki ‘yaygınla
şma’ kavramının, ezber sonucu bir şablon olarak kullanıldığı anlaşılıyor. Ama Kurucu Danışma Kurulu (Bundan sonra KDK veya Kurul olarak geçecek.) üyelerinin, kuruluş felsefesini, yapılanma ilkelerini özümsemediklerine işaret ediyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nın kuruluş ilkeleri arasında yaygınlaşma şeklinde bir hedef yoktur. Türkiye’deki bazı ödenekli tiyatrolarda görülen imparatorluklaşmanın tam tersine; Birim Tiyatro ölçeğinde kurulmuş bir ödenekli tiyatrodur. Kuruluş Yönetmeliği şöyle der: “Bir Şehir Tiyatrosu tercihan iki, en fazla üç sahnede, sınırlı bir çekirdek kadro ile çalışır.” İhtiyaç duyulması halinde ayrı yönetimi, ayrı kadroları olan yeni birim tiyatrolar kurulabilir.

Kurucu Danı
şma Kurulu, 19 Aralık 2019 tarihli ilk toplantıdan başlayarak kuruluşa giden süreci, fiziki ve online toplantılarla hayata geçirdi. Kurul Bilgehan Oğuz, Cezmi Baskın, Eren Aysan, Hülya Nutku, Levent Üzümcü, Orhan Alkaya, Yücel Erten ve Zeynep Altıok’tan oluşmaktaydı.

Kurulu
ş sürecinin yönünü belirleyecek Yönetmelik, Eren Aysan, Orhan Alkaya ve Yücel Erten tarafından yazıldı,

Prof. Hülya Nutku’nun katkıları unutulmu
ş!

Kurul üyelerinin mutabakatıyla Büyük
şehir Belediyesi’ne sunuldu. 10 Ağustos 2020 gün 522 sayılı Meclis’te kabul edildi. Bu sürecin hafızası, whatsapp ve mail kayıtlarında duruyor.

Kurucu Danı
şma Kurulu tarafından önerilerek Meclis’ten geçen Yönetmelik, Genel Sanat Yönetmeni ataması konusunda yeni bir model önerdi ve ilan yoluyla, 3 yıl için Genel Sanat Yönetmeni olmak isteğiyle proje dosyalarını sunacak adaylara çağrı yapılmasını maddeleştirdi; Yönetmelik’i kabul etmiş olan Büyükşehir Belediyesi ilana çıktı. Yücel Erten bu başvuruya katılabilmek için Danışma Kurulu’ndan istifa etti.

Açıklamayı yapan Kurul üyeleri bence dürüst de
ğil. Gerçek dışı beyanda bulunuyorlar: Yücel Erten’in bu başvuruya katılmak için herhangi bir girişimi olmamıştır. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ilanına Yücel Erten’in bir başvurusu yoktur, herhangi bir dosya filan göndermemiştir. Kurul üyeleri, -büyük olasılıkla başvuruları doyurucu bulmadıkları için- Orhan Alkaya ve Hülya Nutku aracılığıyla, o sırada Kıbrıs’ta bulunan Yücel Erten’e ‘Kurucu Genel Sanat Yönetmeni’ olarak görevi üstlenip üstlenemeyeceğini sormuşlardır. Yücel Erten, böyle bir görevin kendisine onur vereceğini belirtmiş; ancak bir şaibeye yol açmaması için, bu önerinin Kurul tarafından oybirliği ile getirilmesini şart koşmuştur. Oybirliği sağlandığı bildirilince de 08.02.2021 tarihinde Kurul’dan istifasını göndermiş; sonra da Kurul’la herhangi bir ilişkisi olmamıştır.

Ne yazık ki açıklama sahipleri, bu gerçekdı
şı ifadeden okunabileceği gibi, bu tür bir şaibe oluşturmaya yatkın görünüyorlar. Yücel Erten’in başvuruya katılabilmek için istifa ettiğini iddia etmek, ahlâkî  açıdan sorunlu.

Biri Yücel Erten olmak üzere iki isim dönemin
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’e önerildi. Belediye Başkanı, üç yıllık dönem için Yücel Erten’igöreve atadı.

Önceki
şaibeli ifadenin ardına eklendiği için, bu cümle de gerçeği yansıtmayan bir yuvarlama olarak dikkat çekiyor. Yuvarlak ifadeler, 6 imzalı bu bildiriyi korkaklaştırıyor. “Danışma Kurulu’nun ortak önerisi üzerine, biri başvurular dışından Yücel Erten olmak üzere, iki isim önerildi” denmesi gerekirdi. Benim herhangi bir dahlim olmaksızın, bu şekilde iki isim önerilmesi, usûl hakkında bir bozukluk taşıdığı için mi böyle yuvarlak bir ifade seçmişlerdir, bilemem? O tiyatroyu kuruluş aşamasında Yücel Erten’e emanet etmeye oybirliği ile karar vermişseniz; onu önerecektiniz. Çünkü Yücel Erten’in bir başvurusu yoktu! Sizin kendisine cankurtaran simidi gibi sarıldığınızı söylemek abartı olmayacaktır sanırım. Bunun formülünü de Başkan, bürokrasi, Meclis bir şekilde bulmak zorundaydı. Ne şiş yansın ne kebap şeklinde yanına ikinci bir isim eklemeniz uygunsuz olmuştu.

Bu konu yüzünden hem Ba
şkan, hem Belediye, hem de Yücel Erten sürekli töhmet altında bırakılmış; sürekli şaibe üretilmiştir. Sözgelimi bu karar, daha ilk günden sosyal medyada “Kayyum atandı” şeklinde nitelendirilmiştir. Ve sonu gelmeyen bu haksız ithamları 3 yıl boyunca Yücel Erten göğüslemek durumunda kalmıştır. Oysa burada kusurlu bir davranış varsa; bunun faili Yücel Erten değildir. Gelgelelim kuruluşun ilk yılından sonra tiyatronun bünyesinde var olmayan ve kendini var zanneden bu Kurul, ‘bilgi kirliliğine maruz kalan Tiyatro’yu temiz tutma çabası’ndan dem vuran bu Kurul, bir tek defa olsun kendi kararı hakkında aydınlatıcı bir açıklama yapma cesaretini gösterememiştir. Bu konuda sürekli Kurucu Genel Sanat Yönetmeni’ne yüklenilmiş, ne gam?! Şimdi bildiri yayınlamayı bilen bu Kurul o zaman neredeydi? Var olduğunu iddia ederken, işine geldiğinde yok gibi davranmak, dürüst bir davranış mı?

Yücel Erten’in görev süresi ba
şladıktan sonra, Tiyatro ile Belediye yönetimi arasındaki mesafe hızla açıldı.

Bildiriyi yazanların özerklik konusunda ufkunun çok dar oldu
ğu anlaşılıyor. Sanatsal özerkliği yönetmelikle güvence altına alınmış bir tiyatronun, mevzuata aykırı bir işi ve işlemi olmamışsa; Tiyatro ile Belediye arasında niye bir mesafe olsun? Ve niye hızla açılsın? Somut bilgi yok. Yakıştırma…

70 yıl boyunca tiyatrosu olmamı
ş, sadece festival düzenleyip oyun satın almakla yetinmiş bir Belediye’de, elbette tiyatroya dair gelişkin bir kurumsal hafıza beklenemez. Tiyatronun en temel ihtiyaçları, deneyimi olmayan bürokraside kâbus havası yaratabilir. Öte yandan zorunlu gereksinimlerin karşılanmasını sağlamak, tiyatronun tabii görevidir. Örneğin bütün bir ilk sezon boyunca tiyatronun sahnesine kavuşamaması, halâ prova salonu, atölye ve depo için uygun mekân ve kadrolara sahip olamayışı elbette gerginlikler yaratır. Ama uygun davranış, bütün bunları göğüsleyerek ilerleme sağlamaktır.

İlk tiyatro sezonun 7. ayında, Belediye Başkanı Tunç Soyer, Kurucu Danışma Kurulu’nu toplantıya çağırdı.

Normaldir. Çünkü bu, ilk tiyatro sezonu için Yönetmelik emriydi.

Sorun, Yücel Erten’le ili
şkilerin kopma noktasına gelmesi ve onunla çalışmak istenmemesiydi.

Ba
şkanın bir serzenişi, bir tedirginliği olduysa bile; kuruluş sürecinde bir türlü aşılamayan, ona da bize de yük olan bürokrasi yüzündendir. Çünkü her defasında, acil ihtiyaçları belirttiğimizde, bürokratlarına “Halledin hemen” demekten geri durmuyordu. Onlar “Tabii Başkanım” diyordu; ama aradan 3 ay geçiyor yine çözüm gelmiyordu. Salonun onarımında öyle, birimler için yer temininde öyle, araç temininde öyle, gişe açılmasında öyle, bilgisayar ve ekipman alımında bile öyle. Ben de serzenişlerimi, eleştirilerimi elbette bürokratlara ve Başkan’a iletmekten geri durmuyordum. Öyle ki bir Daire Başkanının işi çözmemek, kurumu zora sokmak isteyen tavrı, yerine göre bizi Başkan’la karşı karşıya getirebiliyordu. Gelgelelim buradaki meseleler tamamen tekniktir. Belediye bürokrasisi ile verilen mücadeledir. Tunç Soyer’in serzenişi olsa olsa budur. Açıklama sahipleri, sanki tiyatronun sanat siyaseti, sanatsal üretimi yönünde bir anlaşmazlık varmış izlenimini doğurmak ister gibi, bulanık ve dramatik bir ifade kullanmışlar. Bu saptırma girişimini ahlâklı sayabilir miyiz?…

Ben, Sayın Soyer’in her oyunumuzdan, her etkinli
ğimizden sevinçle, kıvançla, gururla ayrıldığı konusunda herkesi temin edebilirim. Tanığı, çalışanlarımız ve seyircilerimizdir. Ve bu söylediklerimi, ancak Sayın Soyer tekzip edebilir. Yok öyle işkembeden sallamak!

Kurul üyeleri, Belediye Meclisi’nden geçen Yönetmelik’te belirlenen
“3 yıl”süresince Yücel Erten’in görev başında kalması gerektiği konusunda çaba gösterdi ve Tiyatro’nun kurucusu Tunç Soyer’in ikna olmasıyla, büyük bir kriz aşıldı.

Ya ne yapacaktınız hanımefendiler, beyefendiler? Varsayalım ki bütün bunlar anlattı
ğınız gibiydi. Ne yapacaktınız? “Başkandır, ne yapsa yeridir!” mi diyecektiniz? Aşkolsun yani!…

Genel Sanat Yönetmeni Ba
şkan’ın memuru değil ki. 3 yıl süre ile o görev, sanatsal özerklik şemsiyesi altında ona emanet edilmiştir. Başkan hoşnut değilse görevine son verebilir, ama o durumda yönetmeliğin tazminat maddesi işler. 3 yıl süreli bir görev için hayatının seyrini değiştirmeyi göze almış bir sanatçıyı, aklına estiği gibi kapının önüne koyamaz. Yönetmelik fren-denge mekanizmalarında sağlıklıdır. Bu bildiriyi yazanların, büyük bir kahramanlık göstermiş ve bir tragedyayı engellemiş havasıyla, böyle hikayelerle övünmeye kalkması, çocukça…

Esasen benim kurulu
ştan ve gelişimden sorumlu sanatçı olarak, o toplantıya davet edilmemiş olmam da bir tuhaftır…

Ayrıca bu toplantıda, Kurucu Danı
şma Kurulu’nun önerisiyle, Tiyatro’nun, Daire Başkanlığı yerine, üst merci olan, ilgili Genel Sekreter Yardımcısı’na bağlanması kararı da alındı.

Tiyatroda apansız ortaya çıkan durumlar olur.
İnsanla yürüyen bir iştir çünkü. O durumda zaman, ‘aman’ dinlemez. Hızlıca karar vermek ve hareket almak gerekir. Bu nedenle de bürokrasinin asgarî düzeye indirgenmiş olması gerekir. Sen Şube Müdürüne bildir, o bağlı olduğu Daire Başkanına anlatsın, Daire Başkanı anlatabilirse(!) Genel Sekreter Yardımcısına aktarsın, Genel Sekreter Yardımcısı gerek duyarsa Genel Sekreterin, hattâ Başkanın onayını arasın. Bazan o zincir tamamlanıncaya kadar, yandı gülüm keten helva!…

Tiyatronun acil ihtiyaçları konusunda da öyledir. O zinciri olabildi
ğince kısaltmak gerekir. Bir yıl kadar süren bir çabanın sonunda, Sayın Soyer’e uzun bir mektup yazarak; bir endüstri mühendisi olan Kültür-Sanat Dairesi Başkanı’nın ve çevresinin olumsuz yaklaşımlarını anlatmıştım. Yazımın tarihi 22 Nisan 2022’dir. Danışma Kurulunun Başkan’la görüşmesi ise 30 Nisan. Belki de yukarıda dramatize ederek anlatılan gerilim ve mesafe izlenimi buradan doğmuştur. Bilemem. Hem zaten Danışma Kurulu üyelerini bu konuda bir katkısı olmuşsa; tiyatroya iyilik etmişlerdir. Birkaç hafta sonra da Genel Sekreter Yardımcısına bağlanarak bu yolu bir basamak kısaltmayı başarmış; hız kazanmıştık.

Ne var ki, gerilim sürece yayıldı.

Cümle, senaryoyu heyecanlı hale getirmek için eklenmi
ş sanki… Ben Danışma Kurulu’nun 30 Nisan 2021’deki toplantısından, Konuk Direktörümüz Eren Aysan’ın -2 yıllık konukluğun sonunda- kurumdaki görevinin bittiği Temmuz 2023’e kadar geçen 15 ay içinde herhangi bir kurumsal gerginliğe tanık olmadım. Sayın Soyer’den de bu yönde herhangi bir yazı, söz ya da tutumla karşılaşmadım. Bunu yazmakla, Tunç Soyer’in için için bana diş bilediğini, ama bunu bana ifade etmekten kaçındığını mı ima ediyorlar? Böyle bir imada bulunuyorlarsa; bence Sayın Soyer’e haksızlık ediyorlar. Sanatsal özerkliğimiz konusunda her türlü tercihimizi göğüslemiş ve sonuna kadar dik durmuş bir demokrattır Tunç Başkan.

Kurucu Danı
şma Kurulu üyeleri bireysel girişimleriyle, düzenledikleri etkinliklerle, tarafları buluşturma çabalarıyla bu süreci iyileştirmeye çalıştı, Tiyatro’nun devamlılığı için elinden gelen her şeyi yaptı.

Ben 3 yıllık görevim boyunca kimseden bireysel giri
şimde bulunmasını istemedim.

Etkinlik mi düzenlemi
şler? Anlamadım? Bir örnek rica etsem? Bu şablon lâfları metnin içine serpiştirince, serpme kahvaltı mı oluyor? Ben etkinlik düzenlemeleri için de bir istekte bulunmadım.

Burada kullanılan ‘tarafları bulu
şturma’ ifadesi ise açıklanmaya şiddetle muhtaç. Taraflar kim? Ben kurum adına hiç kimseden ‘buluşturma’ ricasında bulunmadım. 18 Mayıs 2022’de bir akşam yemeğinde; Başkan, ilgili Genel Sekreter Yardımcısı ve  benimle birlikte Zeynep Altıok’un da bulunması dışında; böyle bir konu varit değildir. Altıok, kültür-sanat konularında Başkan Soyer ile yakın teması dolayısıyla bulunmuş olabilir. Hattâ buluşmayı o organize etmiş olabilir. Ama benim Altıok’tan böyle bir isteğim olmadı.

Bu bol keseden serpilmi
ş “Danışma Kurulu elinden gelen her şeyi yaptı” paragrafı, bence gerçekle bağdaşmıyor.

Bu süreci müteakip, Kurucu Danı
şma Kurulu’nun mutabakatıyla hazırlanan yönetmelik üzerinde Yücel Erten tarafından   değişiklikler yapıldı, bu değişiklikler kurula resmî olarak bildirilmedi. Kurucu Danışma Kurulu’nun ortadan kaldırılması yönündeki YücelErten’in girişimi, nezaket kurallarını dahi yok sayan bir şekilde gerçekleştirildi ve Kurucu Danışma Kurulu üyeleri bunu üçüncü kişiler üzerinden öğrendi.

Önemli bilgi: Yücel Erten veya Yönetim Kurulu, bir yönetmelik de
ğişikliği önerebilir elbet. Ama yasa gereği, Meclis’e o yönetmelik değişikliğini sunma hakları yoktur. Yani, velev ki Yücel Erten ve Yönetim Kurulu bu değişikliği öngördü, istedi, tahayyül etti; Başkanın bizzat imzası olmadan hiç kimse Meclise bu teklifi sunma hakkına sahip değildir.

Alo? Orada mısınız sevgili senaryo grubu? Ucuz hikâyeye ekmek yok!…

Bakın, bo
şuna dememişler “Sen ne kadar anlatırsan anlat, karşındaki istediği kadarını anlar”. Anlamıyorlar! Anlamayı istemiyorlar!  Kör değneğini bellemiş gibi ‘Danışma Kurulu’ diye, olmayan bir kurulun varlığını tutturuyorlar. Danışma Kurulu, kuruluş sürecinin tamamlanması ile bitti kardeşler! İlk sezonda bir denetim-gözetim görevi vardı; ilk sezon bitince o da bitti. Duymazdan geliyorlar: Bunlar ilk yönetmeliğin geçici maddeleriydi. Geçiciydi, eşyanın tabiatına uygun olarak, geçti!

Tekrar ediyorum, umarım bu defa anla
şılır: Kuruluşa öncülük eden o kurul, hiç bir zaman, hiç bir şekilde tiyatronun bir yönetim organı olmadı. Çünkü bu tür bir velayet/vesayet organı, sanatsal özerklik ile bağdaşmaz. Bu, Türk tiyatro dünyasında 30-40 yıldır kabul görmüş, ortaklaşılmış bir ilkedir. Muhtemel ki sivil toplum örgütlerince yayınlanmış ve bu ilkeleri dile getiren bazı bildirilerin altında sizin de imzanız vardır. Yanıtınızda bu konuya hiç değinmeden geçişiniz, sanatsal özerklik konusunu içinize sindiremediğiniz ya da belki de hiç anlayamadığınız şeklinde yorumlanmaya müsaittir.

Hepsini geçtim, bir vakit o yönetmeli
ği hazırladık, onayladınız. Şimdi onayını, yani fikren vurduğunuz mührünüzü inkâr etmeniz dürüst bir davranış mı?…

Üyeler,
uzunca bir süre açıklama bekledi. Sonunda, bir üyenin Belediye bürokratlarına,“Bari bir mektup gönderip bildirseydiniz,” demesiyle anlaşıldı ki, üst yönetim ve kurucu Başkan Tunç Soyer de bu tasarruftan haberdar değil!

Artık var olmayan bir kurulu
şun, yönetmeliği, yönergesi, başkanı, sekreteryası, adresi bile olmayan bir kurulun eski üyelerine, tiyatronun mektup göndermesi âdetten değildir. Durumu bildirme görevi, ilgili bürokratlara düşer. Kaldı ki -inat ve iştahınıza bakınca- bir yazı yazmış olsak; onu da varlığınızın sürdüğüne dair bir kanıt olarak kullanmaya kalkışırdınız, diye düşünmek mümkün.

Sayın Tunç Soyer’in bu tasarruftan haberdar olmamasının mümkün olmadı
ğı da matematik kanunları kadar aşikârdır. Belki denilecektir ki “Başkan onca yoğunluğu içinde Tiyatronun Yönetmeliğinin nasıl değiştiğini mi fark edecek? Onu mu takip edecek?” O zaman da şuna inanmamız bekleniyor demektir: Belediye bir bürokrasi hiyerarşisi içinde davranmak zorunda olduğuna göre, hem bu hiyerarşideki bürokratlar Başkan’a bilgi vermeyecek, hem çoğunluğu kendi partisinden olan komisyon üyeleri bilgi vermeyecek, hem de meclisi yönetirken -Tunç Soyer gibi tiyatro aşığı bir Başkan- dikkat kesilip “Bir dakika, tiyatronun yönetmeliğinde ne değişiyor” diye sormayacak… Pes! Senaryonun bu bölümüne ancak kargalar güler.

Asıl tuhaflık burada ba
şladı: 

Asıl tuhaflı
ğa az önce dikkat çekmiş oldum.

Kurucu Danı
şma Kurulu’nun   mutabakatıyla 522 sayılı 2020 tarihli meclisten geçen ana yönetmelik şöyleydi:

“Seçme süreci, Genel Sanat Yönetmeninde aranması gereken
şartların 3 ay önceden belediye tarafından ilanen duyurulmasıyla başlar. Bu duyuruda adayların üç yıllık somut bir proje ile başvurmaları istenir. Adayların projelerinde genel anlamda 3 yıllık hedefler, repertuvar perspektifleri, 3 yıl içinde ihtiyaç duyacakları konuk sanatçı ve teknik eleman sayılarını somutolarak belirtmeleri istenir. Başvurulan projeler Belediye Başkanı tarafından oluşturulan bağımsız bir Uzmanlar Kurulu’nun önerisine sunulur. Genel Sanat Yönetmeni bu kurulun değerlendirmesi sonucunda belirlenen adaylar arasından Belediye Başkanınca atanır.”

Sayın Ba
şkan dilediği bir kurulu oluşturabilir elbet. Tiyatro buna ne karışır? O kuruldan istediği konularda hizmet bekleyebilir. Kim ne karışır? Bizim baştan beri kabul edilmiş olan karşı çıkışımız, herhangi bir kurulun tiyatroda yönetim organı haline getirilmesidir.

Üstelik burada artık hukukî dayana
ğı kalmamış bir kuruldan söz ediyoruz. Bu kurulun halâ varolduğu iddiası, ’hayalet’ bir varsayımdır. Tiyatronun, bu hayaleti hortlatıp, Başkan’a ve Meclis’e empoze etmek gibi bir görevi olduğunu nereden çıkarıyorsunuz? Tiyatro yönetiminin tutumu, Başkan’ı hatalı bir duruma sürüklememek biçiminde olmuştur.

Bu maddenin de ortadan kalkmasıyla gördük ki üç yılın sonunda, aday olanlar arasından Başkan’a sunulacak isimleri belirleme yetkisi Tiyatro Yönetim Kurulu’na devredilmiş!

Çok do
ğru bir karar alınmış! Maddenin ortadan kalktığı iddiası gerçek değildir. Değerlendirme görevi, tiyatronun Yönetim Kurulu’na aktarılmıştır. Doğrusu budur.

Şu Danışma Kurulu’na bir bakalım: İkisi İstanbul’da biri Ankara’da oturur, birinin tiyatroya ilgisi iyi bir izleyici olmakla sınırlıdır, biri 12 oyundan bir tekini bile izlememiştir, çoğu ancak oyunların yarısını izlemiştir, içlerinde yönetmenlik deneyimi olan ancak bir kişi vardır, dördünün lisans düzeyinde bir tiyatro eğitimi yoktur, bu tiyatronun ne tür zorluklarla başa çıkmak zorunda olduğu hakkında hiç birinin, hiç bir fikri yoktur, ilgi de duymamışlardır. Ortalaması alındığı zaman birikimi tartışmalı, Kurum’a dair güncel bilgisi zayıf,  demokratik ahlâkı sivil darbeye yeltenecek kadar şaibeli bir kurul. Hoşlarına gitmeyecek biliyorum ama, objektif manzara budur.

Tiyatronun Yönetim Kurulu ise, Genel Sanat Yönetmeni,
Şube Müdürü, Sanat Teknik Direktörü, Sahne Direktörü, Sanat İletişim Direktörü ve seçilmiş iki Sanatçı’dan oluşur. Yedide altı oranında tiyatro eğitimi görmüş, deneyimli sanatçı barındırır. Günbegün tiyatronun işlerini yürüten, üretiminin bütün sorunlarına çözüm arayan, sanatsal yürüyüşün derdini ve sevincini ortaklaşa yaşayan bir ekiptir.

Şimdi bu yazımı okuyan bütün tiyatrocular, ellerini vicdanlarına koyup cevap versinler lütfen: Yeni bir Genel Sanat Yönetmeni belirleneceği zaman, adayları değerlendirip Başkan’a seçenekler sunma görevini hangi tarafa verirdiniz? Yılda bir ya da iki kez toplanacak, yamalı bohçayı andıran -kusura bakmasınlar- dış kapının mandalı bir kurula mı, yoksa tiyatronun yükünü taşıyan, gelişimini bilen ve her şeyinden sorumluluk duyan Yönetim Kurulu’na mı?…

Kısaca, yeni Genel Sanat Yönetmeni’ni, eski Genel Sanat Yönetmeni’nin ve do
ğrudan atadığı üç üyenin çoğunluğu sağladığı bir kurul seçecekmiş!

Elbette öyle olacak. O kurumun Genel Sanat Yönetmeni, kimsenin memuru falan de
ğildir. 3 yıllık sürede tiyatro, onun ve çalışma arkadaşlarının özerk alanıdır. Gerekçesini yönetmelikten aktaralım, dünya-âlem görsün, karar versin:

“Genel Sanat Yönetmeninin sınırlı bir süre için görevlendirilmesi ilkesi, olumlu anlamda bir yarı
ş alanı olan tiyatro sanatında, kalıplaşmaya ve bireysel ilişkilere yaslanarak görev süresini uzatma çabalarına karşı bir önlem olarak getirilmiştir. Sanat yönetiminin belli periyodlarla tazelenmesi sanatın ve kurumun gelişmesi açısından önem taşır. Sınırlı süre ile görev yapacağı göz önüne alınarak, tiyatro yönetiminin sanatsal bileşenleri Direktörleri belirleme görevi ile donatılmıştır.”

E
şsiz ve “hanedan” çağşımlı bu yönetmelik maddesini kabul etmemiz, elbette mümkün değildi.

Evet “e
şsiz”dir, çünkü bir ilktir ve doğrudur.

“Hanedan” ça
ğşımı ise, senaryoya biraz edebiyat katmak hevesiyle yapıştırdığınız, yakışıksız bir uydurma. Hanedanlık, soyla ilgilidir ve iktidarın babadan o


Yazıyı Tavsiye Et

Yorumlar


Bu yazıya henüz yorum yapılmadı.

Yorumları okumak yada yorum yazmak için sisteme giriniz.