ISSN: 1301 - 3971
Yıl: 18      Sayı: 1929
Şu an 14 müzisyen gazete okuyor
Müzik ON OFF

Günün Mesajları


♪ Cumhuriyetimizin kurucusu ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını saygı ve minnetle anarken, ülkemiz Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yılını en coşkun ifadelerle kutluyoruz.
Mavi Nota - 28.10.2023


♪ Anadolu Güzel Sanatlar Liseleri Müzik Bölümlerinin Eğitim Programları Sorunları
Gülşah Sargın Kaptaş - 28.10.2023


♪ GEÇMİŞ OLSUN TÜRKİYE!
Mavi Nota - 07.02.2023


♪ 30 yıl sonra karşılaşmak çok güzel Kurtuluş, teveccüh etmişsin çok teşekkür ederim. Nerelerdesin? Bilgi verirsen sevinirim, selamlar, sevgiler.
M.Semih Baylan - 08.01.2023


♪ Değerli Müfit hocama en içten sevgi saygılarımı iletin lütfen .Üniversite yıllarımda özel radyo yayıncılığı yaptım.1994 yılında derginin bu daldaki ödülüne layık görülmüştüm evde yıllar sonra plaketi buldum hadi bir internetten arayayım dediğimde ikinci büyük şoku yaşadım 1994 de verdiği ödülü değerli hocam arşivinde fotoğraf larımız ile yayınlamaya devam ediyor.ne büyük bir emek emeği geçen herkese en derin saygılarımı sunarım.Ne olur hocamın ellerinden benim için öpün.
Kurtuluş Çelebi - 07.01.2023


♪ 18. yılımız kutlu olsun
Mavi Nota - 23.11.2022


♪ Biliyorum Cüneyt bey, yazımda da böyle bir şey demedim zaten.
editör - 20.11.2022


♪ sayın müfit bey bilgilerinizi kontrol edi 6440 sayılı cso kurulrş kanununda 4 b diye bir tanım yoktur
CÜNEYT BALKIZ - 14.11.2022


♪ Sayın Cüneyt Balkız, yazımda öncelikle bütün 4B’li sanatçıların kadroya alınmaları hususunu önemle belirtirken, bundan sonra orkestraları 6940 sayılı CSO kanunu kapsamında, DOB ve DT’de kendi kuruluş yasasına, diğer toplulukların da kendi yönetmeliklerine göre alımların gerçekleştirilmesi konusuna da önemle dikkat çektim!
editör - 13.11.2022


♪ 4bliler kadro bekliyor başlıklı yazınızda sanki 4 bliler devre dışı bırakılmış gibi izlenim doğuyor obür kamu kurulrşlarında olduğu gibi kayıtsız şartsız kadroya geçecekler yıllardır sanat kurumlarımızı sırtlayan bu sanatçılarımıza sınav istemek yapılacak en büyük kötülüktür bilginize
CÜNEYT BALKIZ - 12.11.2022


Tüm Mesajlar

Anket


DOB, DT ve GSGM'de 4B kadrosunda çalışanların 4A kadrosuna alınmaları için;

Sonuçları Gör

Geçmişteki Anketler

Tavsiye Et




Tavsiye etmek için sisteme girmeniz gerekmektedir.

Destekleyenlerimiz






 

Yazılar


Şarkı sözlerindeki prozodi hatalarının Türkçe'ye etkileri ve örnekler üzerine bir inceleme Sayı: 753 - 27.03.2009


Sanatın diğer bütün dallarında olduğu gibi müzik de hem bestekarının iç dünyasındaki duyguları hem de güzeli, estetik olanı ve hoş duygular oluşturmayı hedefleyen bir sanat dalıdır. Ancak müziği diğer sanat dallarından ayıran önemli bir fark vardır. O da, insan hayatının hemen her alanında yer alan bir sanat dalı oluşudur. Günlük hayat içerisinde televizyon izlerken, yürürken, yolculuk yaparken, ibadet ederken, çocuğumuzu uyuturken, öğrenirken, çalışırken vb. pek çok alanda farkında olmadan müzikle iç içe bir hayat süreriz. Tiyatro, dans, resim, heykel, sinema, edebiyat gibi diğer sanat dallarının gündelik hayatımıza müzik kadar girememesinin sebebi, bu sanat dallarını icra etmek veya izlemek için belirli alanlar veya malzemelere ihtiyaç duyulmasıdır. Bundan dolayı müzik, diğer sanat dallarına nazaran toplumsal hayatla çok daha fazla iç içedir, toplumların ortak kültürlerinin oluşmasında diğer sanat dallarına oranla çok daha fazla etkilidir.

“Müzik oluşturma insanın müziksel eylemlerinin temelidir. Müzik oluşturma sürecinin bir türü olan “Besteleme” sesleri belli bir güzellik anlayışına göre, belli bir amaç ve yöntemle ardışık olarak ve üst üste bir araya getirerek anlamlı bir bütün oluşturma sürecidir.” (1) “Bestecinin iki amacı vardır: Yarattığı eser hem duygularını ifade etmeli hem de eserinin kurgusundaki “sanatsal doğruluk” isteğini doyurmalıdır. Sanatsal doğruluk hem estetiğin bir şartı hem de dinleyicinin ilgisini canlı tutmak için bir zorunluluktur. (2)

Dikkat edilecek olursa günlük hayat içerisinde müziğin olduğu her alanda istisnasız olarak dilin de yer aldığını görülür. Bu anlamda dil ve müzik birbiriyle iç içe geçmiş durumdadır ve pek çok benzer özellikler taşır.

Her ikisinin de yapıtaşı sestir.
Her iki etkinlikte de işitme sistemi etkin durumdadır.
Her ikisinde de belirli bir ritmik ve tonal yapı gözlenir.
Her ikisi de toplumların kültür ve yaşayışlarından etkilenir.
Her ikisi de insanın iletişim ihtiyacının karşılanmasında araçtır. Dil aracılığıyla sözel iletişim, müzik aracılığıyla müziksel iletişim gerçekleşir. (3)

Toplumların kültürlerinin oluşması ve gelişmesinde bu ortak özelliklerin dışında bu iki unsurun da bireysel, toplumsal, kültürel ve eğitimsel işlevleri bulunmaktadır. Müziğin bir dili, dilin ise bir müziği vardır. Bundan dolayı bu iki unsuru birbirinden ayrı düşünmek imkansızdır.

Müzik ve dil toplumların kültürel yapılarına direkt etki eden iki unsur olduğuna göre, bu iki unsur da doğru kullanıldığında büyük faydalar sağlayabileceği gibi yanlış kullanıldıklarında da toplumsal kültür üzerinde pek çok olumsuz etki yaratacaktır. Ülkemizde özellikle sözlü müzik geleneğinin sözsüz müziklerden çok daha yaygın olduğu gerçeğini göz önüne alırsak, müziklerde kullanılan güftelerin gündelik dile olumlu veya olumsuz bir çok etkisi olacaktır. “Sözlü müzikte temel öge dildir. Besteci yapıtını yaratırken dilden ve dilin müziğinden yararlanır. Sözlü bir müzik yapıtının iyi yorumlanabilmesi aynı zamanda kullanılan dilin tüm ayrıntıları ile bilinmesine bağlıdır.”(4)

Besteci duygu ve düşüncelerini müzikle olduğundan çok daha fazla, şarkı sözleriyle ifade eder. Nasıl ki bir toplumun dil özellikleri müzikal yapısının şekillenmesinde etkili oluyorsa, sözlü müzik eserlerinde kullanılan dil de zaman içerisinde konuşma dilini etkiler. Bundan dolayı ses sanatçıları ve besteciler sözlü bir müzik eserini bestelerken veya yorumlarken, kullandığı dilin özelliklerini tüm ayrıntılarıyla bilmek zorundadır. Bir şarkıyı milyonlarca insan benimseyebilir ve söyler. Çünkü müzik en kolay ve çabuk iletişim-öğrenim araçlarının başında gelir. Bestelenecek eserlerdeki bir dil veya edebiyat yanlışı, bu yanlışın büyük kitleler tarafından benimsenmesine sebep olacağı için besteci ve yorumcular bu konuda çok daha duyarlı ve sorumlu davranmak zorundadır.

Dil ve müzik ilişkisini ele aldığımızda karşımıza çıkan ilk unsur prozodidir. Prozodi terimi, ilk olarak eski Yunan müziğinde karşımıza çıkmaktadır. Eski Yunan müziğinde prozodi; çalgıyla refakat ve konuşma sırasında seslerin aldığı özel vurgular, yani konuşma sesinin perdelerindeki çeşitleme şeklinde ifade edilmektedir.(5) Ülkemizde prozodi konusunu gerçek biçimde ele alarak konuyu inceleyen ilk çalışmaların sahibi olan Hüseyin Saadettin Arel’e göre prozodi “Güfteli eserlerde sözün besteye taksim edilmesini anlatan bir ilimdir”. (6) Dr. Saadet GÜLDAŞ’ın “Türk Musikisinde Prozodi” adlı kitabında prozodi; “Müziğin sözlere, sözlerin nağmelere, çeşitli vâsıtalarla uygulanması ve her ikisinin de, beste diksiyonu, mânâ ve ahenk bakımından başarılı bir şekilde kaynaşması” olarak tanımlanmaktadır. Diğer bir tanıma göre ise, “sözle müzik arasındaki, öğrenme ve icrayı kolaylaştıran uyum ve dengedir”. (7) Türk Dil Kurumu’nun Güncel sözlüğünde prozodi, “Bir şiir bestesinde, hece vurgularının müzik vurgu ve yükselişleriyle iyice uyuşmuş olması ve bu yoldaki kuralların bütünü” olarak tanımlanmıştır. Ancak teknik detaylara girmeden kısa bir tanım yapılması gerekirse, “açık (kısa) hecelerin kısa ezgilerle, kapalı (uzun) hecelerin uzun ezgilerle bestelenmesi” diye de tarif edilebilir. (8)  Bütün bu tanımlamalardan yola çıkarak prozodiyi “Güfteli eserlerde müziğin güftedeki vurgu, ton, anlam ve söyleyiş biçimiyle uyumlu olması ve bu uyumu sağlayan kurallar bütünü” olarak tanımlamak yanlış olmaz.

Sözlü eserlerde dil en öncelikli unsur olduğun göre doğru olarak kullanılması büyük önem taşır. Telaffuz ve vurgu dışında özellikle anlam prozodisi denilen, kelimelerin taşıdığı anlamı, şairin ana fikrini, şiirin cümle yapısındaki halini melodiye yerleştirmek başlı başına önem verilmesi gereken bir husustur. Demek ki bir şiiri bestelemek veya yabancı dilden güfteli bir eseri tercüme etmek istediğimizde, şiirdeki vurgulu heceleri, ölçülerin kuvvetli zamanlarına, uzun heceleri uzun notalara, kısa heceleri kısa notalara tesadüf ettirmemiz ve seslerin tizlik ve pesliklerini de vurgularına göre ayarlamamız, prozodi ilmine uygun bir iş olur. (9)

Şarkı besteleme tekniklerinde söz ile müziğin uyuşumu konusu, tartımsal ve ezgisel uyum açısından incelenir. “Tartımsal uyum için; sözcük hecelerinin açık veya kapalı oluşu” açık heceye kısa ( . ) ses, kapalı heceye uzun ( - ) ses ilkesi daima göz önünde tutulur. Tartımsal uyum, sözün ritmi ile ezginin ritmi arasında sağlanacak uyum ile gerçekleştirilir. Bu uyumu sağlamak için sözel dilde yer alan sözcüklerin yapısı iyi bilinmelidir. Sözü oluşturan heceler ya sesli harfle ya da sessiz harfle biter. Sesli harfle biten hece açık sayılır, ezgide açık hecelere kısa süreli nota verilir ve nokta ( . ) ile gösterilir. Sessiz harfle biten heceler ise kapalı sayılır, ezgide kapalı hecelere uzun süreli nota verilir ve çizgi ( - ) ile gösterilir. (10)

Doğru bir müzik prozodisi yaratabilmek için şu kurallara uymak gerekir.

1. Prozodi bakımından ölçülerin ve vuruşların ilk notası kuvvetlidir. Bundan dolayı kuvvetli ve vurgulu heceler, ölçü ve zamanların ilk notasına, sessiz ve kısa heceler ise zayıf zamanlara denk düşmelidir.

2. Kuvvetli bir hece, bir kaç nota ile uzatılırsa zayıf bir notaya düşebilir.

3. Müzik cümlesindeki son nota, mısra veya cümlenin son hecesine düşmelidir.

4. Bir sözcüğün ilk hecesinin son notaya düşürülmesinden kaçınmak gerekir.

5. Vezin kalıplarıyla müzik ölçüsü arasında uyum bulunmalıdır.

6. Kapalı (uzun)hecelere denk gelen notaların uzun, açık (kısa) hecelere denk gelen notaların ise kısa olmasına dikkat edilmelidir.

7. Kelime sonlarına denk gelen açık (kısa) heceler uzun bir nota ile ifade edilebilir.

Bir şiiri bestelemeye kalkan bestecinin gramer ve dil bilgilerini özümsemiş ve onları aşmış olması gerekir. Bestekar normal eğitimini geliştirecek, dili ve edebiyatı ile de son derece yakın hatta bütünleşen bir birikimi elde etmek mecburiyetindedir. Önce kendi kültür dilini bilen ve bizzat kullanabilen bir besteci için başka prozodi kuralına herhalde ihtiyaç yoktur.(11)

ÖRNEKLER:

Aşağıdaki örneklerde “tartımsal uyum bozukluğuna dayalı prozodi hataları” kalın nokta ( . ) ve kalın çizgi (-) ile, “mânâ prozodisi hatası” bulunan heceler de yine kalın hecelerle gösterilmiştir.

Örnek 1:

Sözü ve müziği Rafet El ROMAN’a ait olan “Seni Seviyorum” adlı şarkı...
(Tartımsal uyum bozukluğuna dayalı prozodi hatası)

Bak ne di – yo - rum giz - le – mi – yo - rum
( . ) ( . ) ( . ) ( - ) ( . ) ( . ) ( . ) ( . ) ( - ) ( . )
Sen - siz ya - şa - mak zor ge – li – yor ba - na
( . ) ( . ) ( . ) ( . ) ( - ) ( . ) ( . ) ( . ) ( . ) ( - ) ( . )
He – ra - ni – çim – de – sin he - ran kal – bim – de - sin
( . ) ( . ) ( . ) ( . ) ( - ) ( . ) ( . ) ( . ) ( . ) ( . ) ( - ) ( . )
Se - ni se – vi – yo – rum se – vi – yo - rum
( . ) ( . ) ( . ) ( . ) ( . ) ( - ) ( . ) ( - ) ( . ) ( - )


Örnek 2:

Sibel CAN’ın seslendirdiği sözü ve müziği Çetin ALTAN’a ait olan “Bence Talih” adlı şarkı... (Mânâ prozodisi hatası)

Bence talih bence şansın bir de aşkın adresi yok
Gideni boşver gelene hoş gel - din de başka çaresi yok
Örnek 3:

Sözü ve müziği Yıldız TİLBE’ye ait olan “Yürü Anca Gidersin” adlı şarkı...
(Tartımsal uyum bozukluğuna dayalı prozodi hatası)

Gü – zel el – bi – se – le - ri gi - yip ku – şa – na – ca - ğım
( . ) ( - ) ( - ) ( - ) ( - ) ( - ) ( - ) ( . ) ( - ) ( - ) ( - ) ( - ) ( - ) ( - )
Se – nin ö – nün – den ge - çip sa - na bak – ma – ya – ca - ğım
( . ) ( - ) ( . ) ( - ) ( - ) ( - ) ( - ) ( . ) ( - ) ( - ) ( - ) ( - ) ( - ) ( - )
Be – ni kır – dı – ğın gi - bi kal – bi - ni kı – ra – ca - ğım
( . ) ( - ) ( - ) ( - ) ( - ) ( - ) ( - ) ( - ) ( - ) ( - ) ( - ) ( - ) ( - ) ( - )
Be – ni din – le – me – din ya se - ni duy – ma – ya – ca - ğım
( . ) ( - ) ( - ) ( - ) ( . ) ( - ) ( - ) ( . ) ( - ) ( - ) ( - ) ( - ) ( - ) ( - )


Örnek 4:

Sözleri M. Akif ERSOY, müziği Zeki ÜNGÖR’e ait olan “İstiklâl Marşı”
(Hem tartımsal uyum bozukluğuna dayalı prozodi hatası, hem de mânâ prozodisi hatası)

Kork – ma sön - mez bu şa - fak - lar - da yü – zen al san - cak
( - ) ( - ) ( - ) ( - ) ( - ) ( . ) ( - ) ( - ) ( - ) ( - ) ( - ) ( - ) ( . ) ( - )
Sön – me – den yur - du – mu - nüs - tün - de tü – te – nen so - no – ca -
( . ) ( . ) ( . ) ( - ) ( - ) ( . ) ( - ) ( - ) ( - ) ( . ) ( - ) ( . ) ( - ) ( . ) ( - )
ko be - nim mil – le – ti - min yıl – dı - zı – dır par – la – ya - ca
( . ) ( - ) ( - ) ( - ) ( - ) ( - )( - ) ( - ) ( . ) ( . ) ( - ) ( - ) ( - ) ( . ) ( . )
ko be - nim - dir o be - nim mil – le – ti – min – dir an - cak
( . ) ( . ) ( - ) ( - ) ( . ) ( - ) ( . ) ( - ) ( . ) ( - ) ( . ) ( - ) ( - ) ( - )


Örnek 5:

Sözleri Huceste AKSAVRIN, müziği Prof. Dr. Selahattin İÇLİ’ye ait olan “Zeytin Gözlüm” adlı şarkı...
(Prozodi hatası olmayan örnek eser)

Zey - tin göz - lüm sa - na mey - lim ne - den - dir
( - ) ( - ) ( - ) ( - ) ( . ) ( . ) ( - ) ( - ) ( . ) ( - ) ( - )
Bu sev – me – nin ka - ba - ha - ti kim – de - dir
( . ) ( - ) ( . ) ( - ) ( . ) ( . ) ( . ) ( - ) ( - ) ( . ) ( - )
Gü - lol - muş - sun di – ken – le – rin ben – de - dir
( . ) ( . ) ( - ) ( - ) ( . ) ( - ) ( . ) ( - ) ( - ) ( . ) ( - )
Zey - tin göz - lüm u – zak - lar – da i – şin ne
( - ) ( . ) ( - ) ( - ) ( . ) ( - ) ( - ) ( - ) ( . ) ( -) ( - )
Şar – kı – la – rı dü - şü - rü - rüm pe – şi - ne
( - ) ( . ) ( . ) ( - ) ( . ) ( . ) ( . ) ( - ) ( . ) ( . ) ( - )

SONUÇ VE ÖNERİLER:
Yukarıdaki örneklerde görüldüğü gibi prozodi kurallarına uyulmadan yapılan bestelerde vurgu, ton, anlam ve söyleyiş biçiminden kaynaklanan bozukluklar dil açısından hatalı ve hoş olmayan ifadelere bürünmektedir. Sözün ve bestenin ritmindeki uyumsuzluk dilin temel niteliklerini olumsuz yönde etkilemektedir. Günlük hayat içerisinde dinlenen bestelerdeki prozodi hataları bireylerin konuşma diline yansımakta, bu kusurlar da zamanla dili olumsuz yönde etkilemektedir.

Bundan dolayı müzik eğitimi, sanatsal olarak incelenip öğretildiği gibi bilimsel olarak da ele alınmalı dil-müzik ilişkisi daha ilköğretimden başlamak üzere belirli plan ve programlar dahilinde bireylere anlatılmalıdır. Uygulanan müzik eğitimi programlarında Türkçe’ye ve Türkçe’nin doğru kullanılmasını amaçlayan diksiyon eğitimine özellikle yer verilmelidir. Müzik derslerinde, estetikle ilgili konular öğrencilerin düzeyine uygun bir şekilde işlenmeli, öğrencilerin müziğin güzelliğine gösterdikleri ilgiyi dilin doğru kullanılmasına da göstermeleri gerektiği anlatılmalıdır. Bireylerin dinledikleri müziklerle ilgili estetik olgusunu sorgulamaları sağlanarak, müzikten beklentilerinin ve beğeni eşiklerinin yükseltilmesine yardım edilmelidir. Bu sayede öğrenciler, kaliteli ve estetik değeri yüksek müzikler dinleyecekler ve işitsel dağarcıkları da olumlu yönde gelişecektir. Bu eksikliğin giderilmesinde, okul öncesi müzik eğitiminin ülke çapında yaygınlaştırılması büyük önem taşımaktadır. Bunun hayata geçirilmesi için öncelikle toplumumuzda müziğe verilen önem ve değerin arttırılması gerekmektedir. Vatandaşlar müziğin, anlık eğlence gereksinimlerinin giderildiği bir etkinlik olması yanında, üst düzey estetik deneyim ve hazlar da yaşatabilen bir etkinlik olabileceği konusunda bilinçlendirilmelidir.

Müziksel iletişim açısından bakıldığında müziğin, söz ögesinin daha iyi anlaşılıp önem kazanmasına katkıda bulunduğu görülmektedir. Eğitimin çeşitli basamaklarında Türk Dili’nin fonetiğine uygun bir söyleyiş biçiminin çocuklarımıza ve gençlerimize kazandırılması için, eğitim programlarında konuşma eğitimine yer verilmesi ve üzerinde önemle durulması gerekmektedir. Ses müziğine çokseslilik boyutunu ve çok yönlü yorum olanaklarını kazandıran korolarda, dilin kullanımı ses bilgisi (fonetik) açısından da önem taşımaktadır. Okullarımızda, çeşitli kültür merkezlerinde ve yayın kuruluşlarında oluşturulan çocuk korolarında, "Türk Dili"nin doğru, güzel ve etkili bir konuşma biçimi ile kullanılması ve anlaşılır olması için toplu konuşma eğitimine yer verilmelidir. Bu yolla, toplumumuzda "ortak bir şarkı söyleme biçimi"nin yerleştirilip, kuşaktan kuşağa aktarılmasıyla, hem toplu söyleme (koro) geleneği oluşup yaygınlaşacak ve hem de anadilini özenle ve bilinçle kullanan kuşakların yetişmesine katkıda bulunulacaktır. (12)

Diksiyon eğitimi ile birlikte dil ve müzik ilişkisi olarak bilinen prozodi bilgisinin de konservatuarlardaki eğitimin bir parçası olması gerektiği çıkan sonuçlar arasındadır. Prozodiyi doğru uygulayabilmek için dil bilgisi ile birlikte Türkçe’nin bütün yazım ve söyleyiş kurallarını ve edebiyatı iyi bilmek gerekmektedir. Konservatuarlardaki eğitim sürecinde öğrencilere başta kendi kültür dillerini en iyi şekilde konuşmaları öğretilirken, bir yandan da bu konuşma dilinin müziğe nasıl uyarlanacağı konusunda derslere ağırlık verilmelidir. Sanatçı yetiştiren bu kurumlarımızda hem öğrenciler hem de öğretmenler, bir sanatçının milyonlarca insanı etkileyebileceği ve bu sayede toplumun kültürüne yön verebileceğinin bilincinde olmalıdır.

KAYNAKÇA:

1- UÇAN, Ali, “Müzik Eğitimi Güzel Sanatlar Eğitimi”, Eskişehir Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Önlisans Programı, 1. Basım, Eskişehir, 1987, s.16
2- Müzik Ansiklopedisi, Cilt 3, s.728
3- BİNGÖL, Fatih, “Müzik ve Dil Arasında Benzerlikler Ekseninde Müzik Eğitimi”, Ulusal Müzik Eğitimi Sempozyumu Bildirisi, Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi, Denizli,
26-28 Nisan 2006
4- ÇEVİK, Suna, “Müzikte Söz Ögesinin Önemi, Müziğin Dile Dilin Müziğe Etkileri”, 1. Müzik Kongresi Bildirileri, Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Müdürlüğü, 14-18 Haziran 1988, Ankara, s.274
5- MİCHAELIDES, Solon, “The Music Of Ancient Greece”, Faber and Faber, Londra 1978, s. 273-274
6- AREL, Hüseyin Saadettin, “Prozodi Dersleri”, Pan Yayıncılık, 2. Basım, İstanbul, Haziran 1997, s.7)
7- TANRIKORUR, Cinuçen, “Müzik, Kültür, Dil”, Dergah Yayınları, İstanbul, 2003, s.23
8- a.g.e., s.23
9- ÜNAL, Funda Sevilay, “Bestelenmiş Şiirin Müzikle Uyumu”, Kocaeli Üniversitesi Şiir Etkinlikleri Birimi, I. Ulusal Şiir Kongresi, Yayımlanmamış Sempozyum Bildirisi, Mayıs 2007, İzmit
10- BOZKAYA, İ., “Dil - Müzik Bağlamında Prozodi”, F. Özsan Matbaacılık San. Tic. Ltd. Şti., 2001, Bursa, s.96
11- İÇLİ, Selahattin, “Sesin Oluşumu”, http://www.sandersi.com, Erişim Tarihi: 05.07.2008
12- ÇEVİK, Suna, “Koro Eğitimi ve Yönetim Teknikleri”, Yurt Renkleri Yayınevi, 1999, Ankara, s.79

Yazıyı Tavsiye Et

Yorumlar


Bu yazıya henüz yorum yapılmadı.

Yorumları okumak yada yorum yazmak için sisteme giriniz.